Kaz Dağları Gezisi 1. Gün 9. Nisan 2009 Çarşamba

Bandırma, bir ziyaret ve hayatımın en kolay arıza tamiri.

Feribotta turistler göze çarpıyordu. Bolca Amerikalı, 2 Çek. Sanırım Paskalya sebebi ile onlarda yollara düşmüşler. Su böreği ve çay ile hızlı bir kahvaltı yapım. Üzerine 1 saat uyudum. Çok iyi geldi.

Bandırma’da önce taksicilere sonra ise diğer lastik bayilerine sorarak Bora’nın Metzeler dükkânına ulaştım. Sabah saat 9:30 ve Bora işinin başında. Beni güler yüzle karşıladı. Çaylarımızı içerken km göstergesini tamir için gerekeni yaptım. İŞE YARADI. Sanırım hayatımda hiç bu kadar basit bir tamirat yapmadım. Aküyü sök. 10 dakika kadar bekle (2 çay içimi). Aküyü tak. Saat ayarını da yap. İşte bu kadar. Km/h çalışıyor. Artık hızımı görebileceğim. Bu keyfimi daha da yerine getirdi.

Buradan sonra ilk durağımız Manyas Kuş Cenneti. Kısa bir yolculuktan sonra hemen milli parka vardım. Ortalıkta pek bir araç yok. Hafta içi ve sabah olmasının bunda rolü büyük sanırım. Parkta sular oldukça yükselmiş. Bu sene maşallahı var dediler. Geçen sene kuraklık ile sular çekilmiş ve kuşlarda kıyıdan uzaklaşmışlar. Müzeyi gezdik. İsmini bildiğim birçok kuşun cismini de görmüş oldum. Kapalı devre kamera sistemi kurmuşlar. Göldeki kuş yuvalarını taramak ve odaklanmak mümkün. İri pelikan yavrularını gördük. Kayıtta verdikleri dürbünler ile kuleye yollandım. Birde Alman var. Almanya’da din tarihi dersi hocası imiş. Farklı dinleri ve düşünceleri de anlatıyorum dedi. 5 çocuğu varmış. İyi bir Katolik anlaşılan. Selçuk’a gidiyormuş. Efes, Meryem Ana ve yedi uyuyanları da ziyaret et dedim.

Parkta tedavisi bitince oraya yerleşen birde Leylek var. Hayvan evcilleşmiş. Tabi foto çektik.

Müthiş eğlenerek Akçay’a geldim. Bu makine süper. Balya civarı yollar çok virajlı idi. Ama Husky ile bu çok zevkli bir yolculuk demek. Şu şekilde oluyor,
– Doğru Vitesi bul,
– Pozisyonu al,
– Viraja gir ortasında gazla,
– Hızlan ve vitesi büyüt.
– TEKRARLA:

Geçtiğim yollarda AKSA firması rüzgar türbinleri kuruyor. Ilıca’da yemek molası verdiğimde köylüler ile konuştum. Toplam 38 adet olacak imiş. 36’sını dikmişler. Her biri bir kasabaya yeter imiş. Bu arada nefis bir tost yedim çay içtim. Hesap 2 TL. Ilıca’da bir de termal otel var. Saat erken olmasa idi kalabilirdim.

Yolda Hızır Kamping ile konuştum. Tadilat sebebi ile kapalılar. 23 Nisan’da açılacak imiş. Bana Akçay’a gitmemi tavsiye ettiler.

Edremit’ in içinde 2 çok güzel cami gördüm. Biri sanırım sonradan cami olmuş diğeri ise Selçuklu mimarisinde idi. Fotoğrafları alıp ana yoldan Akçay’a hareket ettim. .

Yolda gördüğüm “Husqvarna” bayisinin önüne motoru çekip fotoğraf aldım. Dükkandan çıkan esnaf bir motora birde markasına baktılar. Tabi sorular da başladı. Bu yörede Husqvarna motorlu testereleri çok yaygın. İsveç ve Brezilya’dan geliyormuş. Motosiklet de İtalya’dan geliyor dedim

Akçay’da merkezde birçok otel var. Refleks ile motoruna binmekte olan bir motorizeye otel danıştım. Deniz kıyısında mı içerde mi olsun sorusuna, Temiz ve sessiz olsun diye cevap verdim. Sağ olsun beni her iki özelliğe de sahip olmayan sahildeki bir motele götürdü.

Güneş batarken kıyıda içilen fıçı bira otelin yegâne olumlu özelliği idi. Aslında otelin kapısında yer alan “Canlı Müzik” afişi beni uyarmalı idi. Hızlı bir duş alıp çıktım ve Akça Ömür Restoranda akşam yemeğimi yedim. 9:30 gibi odama çekildim ama akşam 10:00’da başlayan müzik 12:30’da bitti. Bir gece önceden gelen uykusuzluk işime yaradı ve derin bir uyku çektim.