Bugün yolum Sirkeci’deki Nimet Abla Milli Piyango bayiinin önünden geçti. Durum şöyle; 9, 10 tane gişe sürekli yılbaşı bileti satıyor. Dükkanın içerisi ise ufacık. Dükkanın önünde onlarca insan ve özel güvenlik görevlileri. Evet özel güvenlik görevlileri tutmuşlar ve bilet alanlara göz kulak oluyor ve düzeni sağlıyorlar. Ben 4 tane saydım, özel üniformaları ile, gayet
Megadeth’in 86 albümün adı bu. Aynı isimli parçada albümde var. Ne demek istiyor peki bu adamlar? Hani barış varda takan yok ! Kısaca özet bu. Albüm çıkalı 27 yıl olmuş. Değişen bir şey yok alemi cihanda. Bir hırs bir nefret, bir saldırıp yok etme isteği, sorma gitsin. Hele de ez cümle günümüz politikacılarında. Haydi geri
Sibel Buğdaycı yazar, bisiklet kullanıyor ama çok da tecrübeli değil. Hüseyin Ürkmez’in teklifi ile kendini Mısır’da pedal basarken buluyor. Yaşadıklarını samimi bir dil ile yazmış. Gezi öncesi şüpheleri, gezi sırasında yaşananları, Mısır’da terör yüzünden pedal basamadıkları anları anlatmış. Turistlerin asker/polis eskortu ile seyahat etmeleri mecburiyeti var. Bisiklet olunca önde polis eskortu seyahat biraz garip tabi.
Tamda “Yeni bir seyahat kitabı almayacağım, önce evdekiler bitsin derken”, merak galip geldi. Katmandu’da Ev Hali Kitap Elif Köksal’ın Nepal macerasının yazılı çok samimi hikayesi. İzlenim ve tecrübelerini sadece gezen değil orada yaşayan kimliği ile yazmış. Bazı bölümler çarpıcı. Klişe deyimle insanı düşündürüyor.2010 yılında çıkmış, nedense raflarda ben yeni gördüm. Tavsiye ederim. Barış’ta geldiğine
Mutlaka etrafınızda vardır. Hep ben diyen ben-merkez insanlar. Doğru düzgün sohbet edemezsiniz. O hep kendi tarafını anlatır. Alacağı varsa illaki ortamdadır. Katkısı sıfırdır. Hep bana Rabbena derler. Bir arkadaşım güzel bir metafor ile durumu izah etti. Bazı insanların şemsiyesi geniştir, altına kimseyi almaz! Ne güzel bir benzetme. Dün böyle bir eski dosta rastladım, dedim aramızda