Balkanlar 2012 3. gün 26 Ekim 2012

Ohrid Meydan

Sabah erken uyandım.  Bugün Ohrid çarşısı (çarşıya) ve eski şehir gezilecek.  Daha sonra rota Kalkandelen (Tetovo) üzerinden Üsküp.  Saat 12:00’da odayı boşaltmayı planlıyorum.  Tabi kalmama sebep olacak aksi bir durum olmaz ise.

Ali Paşa Camii

8:00 gibi Ohrid gölü kıyısına indim.  Kaldığım oda göle oldukça yakınmış.  Meydanda kafeler var.  Çarşı içinde Ohrid’in içine doğru yürüdüm.  Sağda Ali Paşa Cami. Minareden Yeşil Ay Yıldız asmışlar. İçerisinde sandukalar ve burada yatanların isimleri var. Son  derece bakımlı ve temiz.  Cami evler ile iç içe.  Arkadaki evlerden çıkanlar Cami’inin avlusunda ana yola bağlanıyorlar.

Çarşia’da bolca Türk turist de var.  Hepsi eski şehre doğru ilerliyorlar.  Çarşia’yı gezdikten sonra meydandaki kafelerden birine oturuyorum, yiyecek olmadığını öğrenince ilerideki pastaneden peynirli ve elmalı tart alıp çay ısmarlıyorum.  Yunanistan’da da aynı şey olmuştu.  Kafelerde yanlızca ça kahve ve diğer içecekler var.    Kahvaltı sırasında büyük bir Türk grubu geliyor, gruptan ayrılan bir hanım yan masaya oturuyor.  Sohbet kendiliğinden gelişiyor.  Çanakkale’den 3 otobüs yol çıkmışlar.  Rehber yolu kaybetmiş.  Manastır’ı pas geçmişler (!), öğle yemeğini de.  İyi bayramlar diyip kalkıyorum.  Şehre dalıyorum.  Eski şehir, Safranbolu, Gökçeada karışımı.  Eski evleri özenle restore ediyorlar.  Dar sokaklardan arabalar geçebiliyor ama trafik yok denecek kadar az.  Büyük Kilislerden birinde “filozof” rehberden bilgi alıyorum.  Ohrid’i İskender’İn babası Filip kurmuş.  Bundan önce gölü kutsal bilip kimse kirletmek istememiş, şehirleşme olmamış.  Kilisenin altında ise eski bir kilise ve daha öncede şarap tanrısı Dionisos’a adanan bir tapınak varmış.  Filozof rehber, Kral Filip’ten çokda saygı ile bahsetmiyor, sarhoştu, alkolden öldü,  oğlu İskender’de öyle diyor.  Habuki Makedon’lar için İskender bir kahraman değil miydi?

Ohrid Saç Teknelere Bakım

Ohrid’in kıyısına iniyor ve devam ediyorum.  Gölde güneş pırıldıyor çok sakin.  Kıyıda yürümek için tahta bir rıhtım (Boardwalk) yapmışlar.  Devam ediyorum.  Göldeki tekneler ince metal, bindirme perçinleme yapmışlar.   Yaşlı bir adam özenle teknesini boyuyor.

Ohrid Board Walk

Eski şehrin ucunda, tepeye konumlanmış kiliseye geliyorum.  Giriş 100 dinar.  Yaşlı bekçiden Fransızca bilgi alıyorum.  1300’lü yıllarda yapılmış.  İçinde duvarlarda resimler ikonalar var.  Anlaşılan Osmanlı dönemi kapatılmış, Yugoslavya dönemi ise içindekiler çalınmış.  Şimdi resimleri restore ediyorlar.  Teşekkür edip ayrılıyorum.  Merkezdeki büyük amfiteatro’da EST tur rehberi bilgi aktarıyor.  Yazın burada klasik müzik konserleri olur imiş.  Onu geçince 3. kagir kiliseye geliyorum.  BU daha büyük ve restore oluyor.  Giriş 100dinar.  Türk olduğumu öğrenince yarı fiyatı oluyor.  100Dİnar bozuk çıkmayınca ise, ücretsiz ama fotoğraf yasak flaş zarar veriyor.  Kapıdaki bekçi hanım oldukça bilgili. Zira kilise hakkında doktora yapıp kitap yazmış.  “Şu kadife kutudakileri bu çalışmam sonucu verdiler” diyor.   Bu kilisede 1300’lerde yapılmış. Biraz daha bilgi alıp devam ediyorum.
Şehirde bir azda olsa eski Yugo, Zastava araçlar var.  Bunların bir kısmı dökük, bir kısmına ise çok özen gösteriyor sahipleri.

Ohrid’in eski sakinlerinden
Debra Yolunda

Odama varıyor ve anahtarları verip motoru yüklüyorum.  Düşüncem ana yoldan Tetove yani Kalkandelen.  Şehirde bir an duruyorum, yanıma gelen scooterlı türkçe “Oda lazım’mı?” diye soruyor.  Ayrıldığımı söylüyorum.  Istanbul’dan motorcuları tanıyor, isimlerini sayıyor.  Bu civarda Türk köyü var mı diye soruyorum.  Dedeli ve Konçi köyleri arkada kalmış.  Ama Debra üzerinden git ve Kocacık’ı bul diyor.  Atatürk’ün babası Ali Rıza Efendi’nin köyüdür, evi ordadır diye ekliyor.  İşte bunu bilmiyordum.  Hatta beklemiyordum da.  Rota derhal değişiyor.  Beni götürdüğü turizm ofisinden düzgün Makedonya ve Balkan haritaları satın alıyorum.  Şimdi Rota Struga, oradan yukarıya bir nehri takip ederek Debra. Debra’dan aşağıya dağ yollarından Kocacık.

Atatürk’ümüzün Babası Ali Rıza Efendi’nin Evi

Kocacık’tan Dağlar

Kocacık Giriş

Hızla Struga’ya varıyorum.  Öğrenci şehri olması lazım.  Sokaklar genç insanlar ile dolu.  Ohrid burada nehre doğru akıyor,  Sapanca gibi tektonik bir göl olabilir mi? Yolumun üzerinde yeni bir cami inşaatı var.  Mimarisi biraz garip ve etrafı araba mezarlığı (bu araba mezarlıklarından daha sonra bolca gördüm, hep avrupa araçlar, neden acaba?).  Düz devam edip nefis ve geniş orman yollarında gazlayınca, hızla Arnavutluk sınırına varıyorum!.  Bu hesapta yoktu.  Struga’dan kuzeye dönecekken direkt devam etmişim. Aynı güzel yollardan geri dönüyorum ve kaçırdığım sapaktan kuzeye sapıyorum.  Yol yükseldikçe güzelleşiyor.  Geniş ırmağı kıvrıla kıvrıla takip ediyor.  Vadinin her iki tarafı da orman.  Yer yer yolda tarama yapmışlar.  Onun dışında asfalt iyi.  Yolda 3 barajı ve Türk Köylerini geçiyorum.  Debra’ya varıyorum.  Gözüme büyük taş cami çarpıyor.  Hızlıca uğruyorum. Namaz vakti.  Bahçede Arnavut bayrağı var, çift başlı kartal.  Arnavut köyü olmalı.  Geçtiğim baraj gölüne hakim tepelerde manzara çok güzel.  Ama duracak vaktim yok.
Debra’yı dönüp güneye sapıyor ve Kocacık’a doğru daha dar dağ yollarından ilerliyorum.  Yol üzerinde bir çok köy var.  Bunlarda sora sora devam ediyorum. Artık herkes gayet güzel Türkçe konuşuyor.  Bir ara çok dik bir dağ köyüne giriyorum.  Evler genelde düzgün hatta çoğu yeni. Dönüyor ve doğru yoldan Kocacık’a ulaşıyorum. Yükseklik 1000metre civarı.  TIKA desteği ile hakim bir tepede çok güzel bir ev yükseliyor.  Yanım İtalyan plakalı Siyah BMW X5 (?) cip geliyor.  Direksiyonda bir genç, ismi Deniz buralı ve inşaatı yapıyorlar.  Babası İtalya’da iş kurmuş. Dönmüş (kocaman bir ev de yaptırmış).  BU civarlarda köylerden önce Almanya sonra da İtalya’ya çalışmaya giden olmuş.  İtalya’ya gidenler iş kurmuş ve daha çok para kazanmışlar. Şimdi geri dönüp ev yaptırıyorlar.  Hayvancılık var ama keyfine der.  Yapılan evin buraya ziyaretçi çekmesi gelecekte iyi olacak.  Yıl sonunda bitirmeyi ümit ediyorlar.
Saat 5:00’e yaklaşıyor. Teşekkür edip son fotoğrafları çekiyorum.  Ev ve köyün manzarası çok güzel.  Yeşil tepelerin üzerinden baraj gölüne bakıyor.  Doğa çok cömert buralarda.  Atatürk bu köyde nasıl bir çocukluk geçirdi diye düşünüyorum.  100 yıl önceki hayatları ve yaşanan değişimleri kafamda kurgulamaya çalışıyorum.  Bitince gelip ziyaret etmeli, kamp yapılacak düz tepe de belli.

Mavrovo Doğa Parkı 

Dağ yollarından aşağıya sarıyor ve sürekli iniyorum. 780 metrelerde stabilleşiyor,  bu sefer kuzeye devam ediyorum.  Mavrovo parkına maalesef karanlıkta giriyorum.  Sağ tarafım daha vahşi akıyor artık.  Durağan ve geniş bir nehir değil. Kanyonlardan geçiyorum.  Hava kararınca ısı düşüyor. Kışlık eldivenleri ile termal içliği giyiyorum.  Sürüş konforu iyileşiyor.  Hava iyice kararıyor.  Son çeyreğe giren benzin ibresi beni gördiğim ilk benzinciye yönlendiriyor.  Garip bir şekilde bugün en ekonomik sürüşü yaptığımı anlıyorum.  Halbuki sürekli tırmanıp, virajlarda yavaşladık, çıkışta hızlandık.  Devam ediyorum.
Gostivar bir Türk kasabası.  Burada durup hızla bir şeyler yiyiyorum.  Motor azda olsa dikkat çekiyor. Bisikletli bir delikanlı beni uzaktan süzüyor, ben hareket edince beni takip ediyor, yavaş gidiyorum.  Sonra ayrılıyoruz.  İlerde motosiklet alırsa hiç şaşırmam.

Gostivar çıkışı otobana giriyorum.  Dümdüz bir duble yol. Üsküp 90 km.  4 tane para ödeme gişesi 2×20 ve 3×30 dinar verdik.  Yol ilerledikçe daha da genişledi (eh bu kısım 30 dinar).  Üsküp doğu girişini geçtim.  Bir sonraki çıkışın ise iptal olduğunu görünce geri dönüp kente girdim.  Üsküp büyük bir şehir.  Lonely Planet nüfus 600.000 diyor.  Hedefim Taşköprü. Yolda bir motorize polisten bilgi aldım.  Ayrıca “center” tabelalarını da takip ettim.  İlk otelde yer yoktu (Super8) beni VIP otele yönlendirdiler.  Eh işte bir otel, 40EU.

Akşam Çarşia’da Türk lokantasında şiş kebap ve salata..  Yanlız gece Çarşia çok boştu.  3 5 kafe ve birkaç restoran hariç.  Yemek yediğim lokantanın yanında barda canlı Blues çalıyorlardı.
Uzatmadan otele döndüm uzun bir gün oldu, dinlenmek lazım.

Add a Comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir