2023 Kurban Bayramı Marmara Denizi Seyri

2023 yılı başında ailemize katılan yelkenli teknemiz ile yapacağımız ilk yelken seyrimizi Marmara Denizinde gerçekleştirdik.  Hafta arası arifenin de tatile katılması ile önümüzde tam 9 günlük bir tatil ortaya çıktı. 200 deniz miline yakın bir seyir yaptık.  Gerekli ön hazırlıklar yapıldı ve Kalamış’tan seyre başladık. Mürettabat olarak 3 kişiyiz.  Karı Koca ve oğlunuz.

  1. Ön hazırlıklar
    Ana Yelken Elvstrom marka yelken ile yenilendi.
    Oldukça kalın olan Yelken ıskota halatı değiştirildi.  Beşiktaş’taki Polimarin Cem Bey’de çok çeşitli malzeme stoklu var.  Tavsiye ederim.
    Ön kamara yatak ömrünü tamamlamış idi, değiştirildi. Marinbed firması Sedat Bey yerinde ölçü alarak bayram öncesinde yatağı yetiştirdi.  Kendilerini tavsiye ederim.
    2021’de yapılan motor bakımının üzerinden 2 yıl geçmiş. Detaylı motor bakımı yapıldı.  Filtre, impeller, kayışlar, motor yağı ve antifriz değiştirildi.  Şaft kaplini somunlarından birinin eksik diğerlerinin de gevşek olduğu tespit edildi, onarım yapıldı.
    Mart ayında karaya alınarak gövdesi temizlenen ve zehirlisi atılan Sea Belle artık seyre hazır hale gelmiş idi.
  2. Rota
    Marmara’nın güney kıyıları üzerinden Marmara Adasına gitmek planımızda idi. Tecrübeli denizce Arif arkadaşımın da önerileri ile aslında farklı ve pek gidilmeyen limanlardan oluşan bir rota meydana çıktı.  Deniz ve diğer şartlara göre güncelleme yapılacak şekilde düşünmeye çalıştık.  Gerçekleşen rota tablo olarak aşağıda.
KALKIŞ VARIŞ NM SAAT HIZ
1. Gün Kalamış Hazırlık
2. Gün Kalamış Trilye 36,7 5:48 6,3
3. Gün Trilye Çakılköy 34 6:59 4,9
4. Gün Çakılköy Turan Koyu 14,3
5. Gün Turan Koyu Paşalimanı
6. Gün Paşalimanı Topağaç 26,1 6
7. Gün Topağaç Kurşunlu 34,1 6:20 5,4
8. Gün Kurşunlu Kalamış 48,3 7:00 6,9
TOPLAM 193,5 32 HRS
  • Seyir için planlama yaparken aşağıdakilerden faydalandım.
    Marmara Denizindeki liman, barınak ve marinaların listesi için aşağıdaki linklere ulaştım.
    Tarım Orman Bakanlığı Balıkçı Barınakları Listesi
    Gezgin Korsan İnteraktif Harita
  • Google Maps üzerinden kıyıları takip ederek ayrıca liman ve barınakların listesini çıkarttım.
  • Teknede Chartplotter olarak kocaman ekranlı bir Raymarine  (E120) var.  Tüm Marmara, Karadeniz, Ege ve Akdeniz haritalarını içeren hafıza kartı ile birlikte.  Seyir öncesi menüleri üzerinde çalışma yaptım.  Kullanımına hakim olmaya çalıştım.
  • Amatör denizciler tarafından çok sık kullanılan Navionics’e yıllık abonelik alınarak fonksiyonları aktive edildi. Çok faydasını gördüğümü söylemem lazım.  Chart Plotter ile paralel kullanmak daha da güvenli.
  • Rüzgar tahminleri için WINDY uygulaması ile www.mgm.gov.tr den faydalandım.  Ama Windy bir noktada atladı.  Eşimin kullandığı WINDFINDER uygulaması daha güvenilir olabilir.
  • ADYK üyesi iseniz tekne takibe yönelik bir servis olan NOKKON firması tekne takip uygulamasını tavsiye ederim.  Gideceğiniz limanlardaki diğer üyeler ile öncesinde haberleşip bilgi almak planlamada kolaylık ve seyirde sosyallik sağlıyor.
  • Diğer bir gemi takip yazılımı ise marine traffic.  Marmara içinde nerede ise her noktada cep telefonu kapsama alanı olduğu için teknedeki AIS’e bu güzel bir paralel destek oldu.
    Sanırım tek kullanmadığım kağıt haritalar oldu.  Bir daha sefere diyelim.
  1. Seyahat Güncesi
    • Gün 24 Haziran 2023 Cumartesi
      Bugün limanda hazırlıklar ile geçti.  Ana yatak yerine kondu, eski yatak ADYK üzerinden hibe edildi.  Teknedeki fazla malzeme çıkarıldı.  Seyahat boyunca yetecek (ve artacak) yemekler hazırlandı donduruldu.  Her 2 depoda su ile dolduruldu.  Yakıt deposu daha önce doldurulmuş idi.
    • Gün 25 Haziran 2023 Pazar, Kalamış => Trilye
      Son alışveriş ve hazırlıkları yapıp tekneyi düzenledikten sonra öğleden sonra Setur Kalamış Marina’dan ayrıldık.  Adaları geçene dek motor seyri yaptık.  Adalardan sonra rüzgarı bulunca ana yelkeni açtık.  Cenovayı daha sonraya bıraktık.  Motoru durdurmadım ama devri düşürdüm. 9 knot hıza ulaştık.  Bozburun civarında rüzgar kesildi.  Yelkeni toplayıp, Trilye’ye kadar motor ile devam ettik.  Aşağıdaki rotadan görüneceği üzere motor seyri oldu.
      Trilye balıkçı barınağı yetkilisi ile yer konusunda önden telefon görüşmesi yaptık.  Akyar’larda olduğunu öğrendim.  Denize açılmak üzere olan yardımcısı limana girince iskele yani kıyı tarafına aborda olmamızı önerdi, uyguladık.  Sancak tarafında kıçtankara yelkenliler bulunuyor.  Ama aralarına bağlanmak için önden tonozu verecek limanı bilen yetkili lazım.  Her 2 yetkili de limanda olmadığı için limanın iskele tarafına aborda olduk.  Liman girişi rahat ve derinlik bizim kısa salma için gayet yeterli idi.
      Limanın iskele tarafında park eden araçlar ve kıyıdan balık avlayanlar var.  Bayram sebebi ile Bursa’dan Trilye’ye gelen tatilcileri gördük.  Limanın sancak tarafına göre daha ayakaltı olsa da gayet rahat ve emniyetli bir gece geçirdik.
      Trilye’nin eski yapıları çok güzel, bir kısmı korunmuş, bir kısmı ise zor ayakta duruyor.  Bu dokuyu koruyarak, bu evlerde pansiyonculuk yapılsa….
      Liman hiç fena değil, burası da geliştirilebilir. Gördüğüm kadarı ile iskele tarafında kıçtan kara bağlı bir çok yelkenli tekne vardı.  Karadaki küçük çekek yerinde de hem yelkenli hem motoryatlar gördüm.

  • Gün 26 Haziran Pazartesi Trilye => Çakıl
    Güney Marmara sahilini izleyerek Kapıdağ yarımadasına doğru ilerlemeye başladık.
    Yolumuzun üzerinde ilk durak eski bir Roma limanı olan “Kapanca Antik Limanı”. Korunaklı bir koy içerisinde bir liman kurulmuş.  Eski dönemden kalan mendireği görmek de mümkün.  Karadan toprak bir yol ile ulaşım göze çarpıyordu.  Burada karavanlar, çadırlar gördük.  Limana bir bakıp devam ettik, yolumuz uzun.
    Bundan sonra belki de Türkiye’nin en uzun kumsalı başlıyor.  Karacabey noktasında nehir deniz ile buluşuyor.  Oldukça bakir ve çok uzun bir kumsal, büyük baş hayvanlar gördük kumsalda.  Nehirden gelen tatlı su sebebi ile denizin rengi yemyeşil.  Bir diğer rivayet ise denize kavuşan nehir temiz değil. Gerçi havzasında bolca tarım arazisi var.  Ben haritada endüstriyel tesis göremedim.  Derinlik buraya girmeye izin vermiyor.  Geniş bir zamanda buraya gelip demirlemek ve botla gezmek lazım.
    Deniz süt liman ve rüzgar yok.  Yelken açmadan motor ile devam ediyoruz.  Bandırma’yı pas geçerek rotayı Kapıdağ yarımadasında yer alan Çakıl’a çevirdik.  Çakıl yelken veya amatör denizcilerin uğradığı bir liman değil.  Liman başkanı GürcanResi ile irtibat kurduk.  Limana girince olay netleşti.  Burası Türkiye’nin en büyük balıkçı limanı!  200’e yakın balıkçı teknesi var.  Boyları 40metreyi aşan çelik tank gibi tekneler. Avlanma yasağı sebebi ile hepsi limanda.  Bakım ve tamir görüyorlar.  Liman derinliği içerde 12 metre.  Aborda olduğumuz en iç noktada 5 metre!
    Sağ olsunlar bizi çay bahçesine davet edip defalarca bir ihtiyacımız olup olmadığını sordular. Bizde onların hikâyesini dinledik.  Çakıl komple Muhacir köyü.  Mübadele ile gelmişler.  1980’lere kadar tarım ile uğraşmışlar.  Daha sonra Sarıyer’de balıkçılık öğrenenler ile köyün kaderi değişmiş.  Tarım hala var, ama şu an balıkçılık en büyük geçim kaynağı.  Avlanma yasağı bitince denize açılıyorlar.  Kuzey Ege’den başlıyorlar.  Köyde Moritanya kıyılarında dahi avlanan ekipler var.  Tabi yasak bitince limanda boşalıyor.
    Akşam izin isteyip teknemize döndük ve akşam yemeğimizi yedik.
    Liman içinde çok azda olsa dalga var ve usturmaçaları doğru yerleştirmek gerekiyor.  Özellikle aborda olunan tekne veya iskelede iri bir kamyon lastiği var ise. Bizim büyük balon usturmaça bu noktada çok işe yaradı.
    Sabah kahvaltı hazırlıklarına giriştiğimizde gaz tüpünün bittiğini fark ettik.  Bu tüpü 2023 Ocak ayından beri kullanmakta idik. (Seyir sırasında eşim bolca fırında kullandı ve nefis kahvaltılar hazırladı).  Teknede 2 adet İpragaz marin tüp var.  Boşu çıkarıp yedeği taktım.  Dikkat edilecek nokta Detantör saat yönünde açılıyor, saat yönü tersine kapanıyor!  Yani normalin tam tersi, aşırı zorlamamak lazım.  İpragaz’ın telefon destek numarasından ülkede 3 noktada (İstanbul, Muğla ve sanırım İzmir) marin tüp satışları olduğunu öğrendim.  İstanbul’a dönünce Kalamış’ta marintüpü değiştirdik, 180TL (5 Temmuz 2023 fiyatı). Aynı tekneye sahip bir arkadaşımdan, 4 adet normal piknik tüpün aynı hacme sığdığını öğrendim.  Çok daha uzun bir seyir yapılacak ise bu yöntem tercih edilebilir.  Aydın Reisi aradım.  Marin tüp bizde olabilir dedi ve bana yeni bir piknik tüp hediye etti.  Istanbul’a geldiğinde mutlaka beklediğimizi bir daha aktardım…

 

  • Gün 27 Haziran Salı Çakıl=>Turan Koyu
    Bugün kıyı gezerek oldukça kısa bir seyir yaptık. Kestenelik, Çayağzı, Manastır koylarına hızlıca girip çıktık. Daha korunaklı olan Turan Koyuna demirledik.  Aynı koyda 40 feet civarı bir Benetau ile 7/8 metre ufak bir yelkenli daha demirli idi.
    Artık daha da temiz olan denize girdik ve dinlendik.  Akşam doğru Önce motoryat sonra da Benetau ayrıldılar.  Küçük yelkenli ise koyun diğer tarafında yer alan mendireğe hareket etti.  Sahildeki hareketlilik gittikçe azaldı. Gece yarısı civarı rüzgar çıktı. 7 metre de demirliyiz ve oldukça iyi kaloma bıraktık. Ama teknenin hareketliliği beni huzursuz etti. Sürekli  derinliği ve chart plotterdan teknenin salınımını izledim.  Saat 3 gibi demir taramadığımıza yüzde yüz emin olunca rahatladım! Koy içinde teknenin gezindiği izlek aşağıda.
 

 

  • Gün 28 Haziran Çarşamba Turan Koyu => Paşa Limanı
    Az gidilen diğer bir ada da Paşa Limanı, öğlen geç hareket ettik. Rüzgar sıfır ve deniz hakikaten süt liman. Gene motor seyri ile devam ediyoruz.  Navionics ve Chartplotter destekli olarak.  Paşalimanı adasına vardık, ve güney tarafına geçtik.  İlk durduğumuz koyda karadan bağıranlar, mevkinin kadınlar plajı olduğunu ilettiler(!). 50 metre açıktan ne fark eder bilemiyorum ama demir alıp bir sonraki ıssız koya geçtik.  Bumba daki tente çok iş gördü.  Güvertede serin bir alan yaratıyor ayrıca teknenin içi de serin kalıyor.  2. Koyda yemek yedik, dinlendik uyuduk.  Akşam olmaya yakın hareket ettik. Aslında ilk hedefim Marmara  Adası Topağaç koyu idi.  ADYK üyesi Ufuk Kaptan ile haberleşmiş idik.  Toplam 3 tekne limanda idiler.  Bize bir yer açabileceklerini iletti.
    Paşa Limanına havanın kararmasına 2 saat kala varınca yola devam ederek karanlıkta hiç tanımadığımız Topağacı limanına girmenin riskli olacağına karar verdik.  Bizim dışımızda 4 yelkenli daha olan Paşa Limanı’nın iskele tarafına demirledik.
    Paşa Limanına güneyden gelecekseniz, sığlıklara dikkat etmek gerekiyor.  Derinlik birden azalabiliyor.  Bizim tekne kısa salma ama gene de dikkatlice koya yanaştık ve demir attık.  Windy rüzgar göstermiyor, buna karşın windfinder sabah karşı 3 gibi rüzgar veriyor.
    Windfinder haklı çıktı.  Sabaha karşı 3 civarı tekneler dönmeye başladık.  Bana en yakın olan bir Bavaria.  Aramızda yeterli mesafeyi bıraktığımız için hiç sorun olmadı.  Ben gene de boşa kancasını taktım (Turan koyunda da takmış idim). Taramadık.
    Rüzgar sabaha dek devam etti. Hava grileşti ve bir gün öncesine göre ciddi serinledi.
    Öğlene doğru limandan demir aldık ve Marmara Adası Topağacı limanına doğru seyre başladık.
 

  • Gün 29 Haziran Perşembe Paşa Limanı => Topacı Limanı (Marmara Adası).
    Hafif rüzgar ile seyre başladık. Yelken denemelerimiz oldu ise de kısa sürdü.  Genelde kafadan dar açı orsa rüzgar aldık.
    Topağacı enteresan bir köy.  Burası da muhacir köyü.  Geniş ve büyük bir limanı var. Ama derin değil.  Limana girince sancak tarafında 3 yelkenli Ufuk Kaptan ve arkadaşları aborda olmuşlar.  Bize aynı köşede yer açtılar.  Bizde biraz diklemesine beton iskeleye aborda olup tekneyi iyice bağladık.  Derinlik 2,5/3 metre.  Bizim kısa salma 1,65m!
    Ufuk kaptan dışında 2 yelkenli daha var.  Hepsi oldukça denizci aileler.  Yelken kulübünde aktif görev almışlar,  çocukları da optimist/sörf eğitmeni.
    Hemen limanın yanındaki alarga restoranda nefis bir akşam yemeği yedik, saç kavurması ve fırından çıkan taze pidesi nefisti, tavsiye ederim.  Bu gezideki ilk akşam yemeğimiz de bu oldu.  İstanbul’da hazırlanan derin dondurucudaki yemeklerimiz yetti hatta arttı.  Dondurucumuz 4 gün anormallikler göstermeye başladı.  Önce -4 -6 sonra +10 arasında salınmaya başladı.  Donmuş halde koyduğumuz yemeklerin bir kısmını atmak zorunda kaldık.  Dondurucu da bir bakım yapılması gerekiyor. Ayrıca kapağındaki contaların da elden geçmesi gerekiyor.
    Yemekten sonra Ufuk Kaptanın teknesinde herkes toplandı.  Çok güzel bir sohbet başladı.  Bir yandan da Tümay kaptanın cenovasındaki mekanik sorun giderildi.  Ufuk kaptan Teknik lisede motor eğitmeni, Tümay Kaptan endüstriyel sektörde faaliyet gösteriyor, her 2 oğlu da yelken eğitmeni.  Ekip böyle olunca sorun hızlıca giderildi.
    Sohbet sırasında 3. Teknenin sahibi kaptanın babasını köyde öğretmen olarak atandığını ve 1958 – 1980 yılları arasında köyde olduğunu öğrenmek büyük bir sürpriz oldu.  Köyün gelişmesini ve hikayesini, köy enstitüsü mezunu babanın olumlu katkılarını dinledik.
    Derken, köyün bıçkın ve sarhoş delikanlıları limana gelip yüksek sesle müzik dinlemeye ve hızla bira içmeye başladılar.  10 metre ötemizdeki gürültü yüzünden birbirimizi duyamaz olduk.  İkaz sonucu geçici kısılan ses tekrar açılınca sinirler gerildi, ve bağrışmaya başladı.   Olay kavgaya dönmeden gençler bir miktar daha herkesi rahatsız edip ayrıldılar.  O kadar içki ile araba kullanmak sürekli rahatsızlık verip tepki almak……
    Yazık olan Topağacı köyü o güzel limanına yapılacak birkaç islah çalışması ile çok ciddi bir turizm potansiyeli taşıyor.  Limanın hemen yanında oldukça geniş bir kumsalı da var.
    Gece tekneye yatmaya çekildik, bu sefer başka bir genç grup hemen teknenin yanında yüksek sesle ve oldukça argo sohbet edip (!) cola bira sigara içtiler ay çekirdeği çıtlattılar. Ertesi sabah teknenin yanında bıraktıkları çöplerden bunu anladık.  Kısa mendirek üzerinden onlarca boş kutu bira, pet şişe ve sigara paketi toplayıp hemen oradaki çöp bidonuna attım.  Bu pisliği yaratanlar ne yazık ki orada yaşayan insanlar.  Doğalarına ve köylerine umarım sahip çıkarlar.
    Ertesi sabah Ufuk kaptan ve ekip 8 gibi alargadan çözülüp İstanbul’a dönüşe geçtiler.
    Biz kahvaltı edip yandaki koyda yüzdük ve bizde Topağacından ayrıldık.  Açıkça bir gece önceki tayfa ile tekrar rastlaşmak istemedik.
  • Gün 30 Haziran Cuma Topağacı => Kurşunlu Limanı
    Limandan ayrılmak biraz sıkıntılı oldu. Limandaki halka ve babalar paslı. Doblin bağı çözülüp halatlar rahat boşa çıkmıyor.  Limanın içinde birde akşamcı amcanın tekne ile sağa sola gitmesi ve etrafına bakmaması durumu zorlaştırıyor.  Islık ile ikaz edip uyarınca anlayıp manevra ile rotasını bizden öteye çevirdi sağ olsun! Teknesinde temizlik yapan  bir diğer amatör denizciden halatları atmasını rica ederek limandan ayrıldık.  Rüzgar yok ve deniz süt liman !
    Kısa bir Asmalı limanına uğradık ama girmedik.  Aslında Asmalı daha küçük bir liman, geçen sene bir yelkenli gezi organizasyonuna katılarak gitmiş idik.  O gezi gerek sertleşen hava gerekse arıza yapan motorumuz ile maceralı geçmiş idi!
    İstikamet Kurşunlu Limanı.   Dönüş yolunu bölerek kolaylaştırmak istiyoruz.  Kurşunlu oldukça büyük bir liman, amatör denizcilerin güzergâhında değil.  İç liman ve sonra inşa edilen bir dış limandan oluşuyor.  Dış limanda römorkör, duba, dredger gibi ağır iş gemileri bulunuyor.  İç limanda ise balıkçı tekneleri var.
    Limana yaklaştıkça Karacabey’in etkisi ile denizin rengi yeşile dönüyor.  Durgun denizde birçok amatör balık avına çıkmış durumda.
    Limana giriyor ve iç limana geçiyoruz.  Derinlik 5 metre ve kıyıya aborda oluyoruz.  Yolda fırında Pizza yapıp yediğimiz için herkes tok.  Arkamıza Mudanya limanına bağlı Hyena motor botu bağlanıyor. Limandaki balıkçılardan bağlanma konusunda olur alıyoruz.
    O sırada avdan dönenleri karaya çıkaran ahşap bir kayık ile sohbet ediyorum.  Avlanma yasağı sebebi ile olta ile balık avlamak serbest ama her oltada en fazla 5 veya 7 iğne olacak ayrıca kayığında belgeleri olacak.  Oldukça eski olan ahşap teknenin evraklarında sorun olduğunu anlıyorum.
    Bu arada kıç depoda su alt seviyeye iniyor.  Öndeki büyük depoyu devreye alıyoruz. Teknede 2 su deposu var. Kıç 235  litre ve baş 380 litre, toplam 615 litre!  Kıç depodaki gösterge %80’de takılı idi. Seyir öncesi yatağı ve depo üstündeki tahtaları kaldırıp sensörü temizlemiş idik.  Seyir boyunca gayet güzel çalıştı.  2 depo ile biraz tutumlu olunması durumunda 2 hafta gezilebilir.
    Teknemizde bulaşıkların kabasını almak için deniz suyu çeken bir pompa da var. Seaflow marka pompa nedense çalışmadı.  12VDC geliyor ama hareket yok. Bu pompalarda sıkça rastlanan microswitch arızası olabilir.  Pompanın bağlantı ayaklarını sağlama alıp tamirini dönüşe bırakıyoruz.
    Güneş batışında kısa bir yürüyüşe çıkıyoruz.  Kurşunlu da market birden fazla var.  Ayrıca biz 2 farklı balık restoranı da gördük.  Karnımızım aç olmaması (pizza) ve güneş batınca ortaya çıkan sivrisinek sürüsü tekneye dönmemize sebep oluyor. Oldukça sağlam bağlanmış durumdayız.
    Gece yarısına doğru liman önce bir balıkçı teknesi takiben de sahil güvenlik botu flaşörleri yanarken giriyor.  Balıkçı teknesindeki ağı çıkartıyorlar.  Ağın 5 kişi yarım saatte dışarı alıyor. Konuşmalardan ağın ıslak ve balıkların olduğunu sahil güvenliğin belgelediğini anlıyorum.

 

  • Gün 1 Temmuz Cumartesi Kurşunlu => Kalamış
    Gece balıkçı motorları sürekli limana girip çıktılar. Avlanma yasağını ihlal etmediklerini ümit ediyoruz.  Vakitlice Limandan avare oluyoruz.
    Bugün direk Kalamış’a gidiyoruz. Rüzgar gene yok. Motor seyri olacak.  Aramızda kötü şöhretli İmralı Adası var. Adanın etrafında gerek Navionics gerekse chartplotterda işaretli yasak bölge var. Ada sancağımızda kalacak şekilde rota tutuyor ve oldukça açığından geçiyoruz.  Seyrin başında bir motor botun hızla bize doğru geldiğini görüyorum.  AIS yok veya aktif değil.  Sahil Güvenlik olup olmadığını anlayamadan hız kesip rotasını değiştiriyor.
    Yolda duran sanırım Boğazda geçiş hakkını bekleyen büyük yük gemilerine rastlıyoruz.  Gidiş ve gelişi ayıran sektörün doğru tarafında kalarak ilerliyoruz.  İstanbul’a yaklaşınca rüzgar sancak omuzluktan gelir gibi oluyor. Ana yelken ve cenovayı açsak ta bir faydası olmuyor.  Tekrar kapatıyoruz.
    Burada önemli bir not rüzgar gülümüz kopuk ve yelkenlerde trime yardımcı olan ipliklerimiz eksik.  Bunların yapılması lazım.  Buzluk ile beraber yapılacaklar listesine ekliyoruz.
    Ve Kalamış’a varıyoruz.  240 litre yakıt depomuz %50 dolu, önce yakıt almak istiyorum.  Marina ile telsiz kanalından görüşüyor ve istasyonun müsait oldupunu öğreniyorum.  İçeri girince durum değişiyor.  Opet istasyonunda demirli iri bir ahşap Aziz Baba isimli gezi/dalış teknesi (üzerindeki tüpleri görüyoruz) bağlanmış kımıldamıyor. Yarım saate yakın bekliyor limanın içinde eğleniyorum.  Tekne bağlanmış üzerinde güneşlenenler var ve çıkmaya niyeti de yok.  Onun arkasına girmem teklif ediliyor.  Bana dar ve biçimsiz geliyor.
    Bu arada motorbotlar sıra filan beklemeden direk benzinliğe gidip karmaşa da yaratıyorlar. Evet İstanbul’a hoş geldiniz.  Zaten limana girerken sağ taraftan atak yapan tekneler ile tatilin bittiğini anladık. İkaz edince yarım bir gülümseme ile pardon diyen tekne sahibi (kaptan değil) yoluna devam ediyor.  Herkesin bir acelesi ve tabi önceliği var!
    Uzatmayalım palamar bağlanmamıza yardımcı oluyor.Tekne de derleme toplama işleri başlıyor.  Seyir sırasında ayrıştırdığım plastik cam ve kağıt çöpleri geri dönüşüm bidonuna atıyorum.  Umarım  Setur Marina yetkilileri de buna dikkat ediyorlardır.  Her 2 su deposunu da dolduruyorum. Depoları doldururken teknedeki su filtrelerini kullanıyorum.  Buzluk arızası sebebi ile ciddi miktarda yemekte atmak zorunda kalıyoruz.  Yıkanacak eşyaları ayırıyor ve bunları arabaya taşıyoruz.
    Kapanış ise Divan’dan alınan Pizzalar ile yapılıyor, hakikaten nefis.
    Evet bu seyrin sonuna geldik.  Çok güzel vakit geçirdik.  İkinci bir seyir için planlar yapmaya başlıyoruz.  Karadeniz fikri bana çok cazip geliyor……

Add a Comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir