1. Gün 18 Kasım

Sabah 9:30’da Eskihisar’da buluşma ve Topçular’a geçiş.  Arabalıvapur iskeleleri her iki yönde de sakin.  Hava nefis, güneşli,  mevsim normallerinin çok üstünde.

Topçular’da sola dönüş, İznik gölüne dağ yollarından iniş.  Yolların çoğu asfalt. Yer yer dar, nadiren bozuk.  Ama manzara nefis.  Düzgün lastikli her tür motor ile bu yollar rahat geçilir.

İznik Gölüne varınca ilk benzin molası ve İznikte yemek molası.  İznik konsülünün toplandığı kilise – cami – müzenin bulunduğu meydanda, 24 saat açık tabeleası olan restoranda sulu yemekler. 
MS 325 yılında İznik konsülü Bizans imparatorunun isteği ile toplanıyor.
http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0znik_Konsili

Selçuklu kilise camiiye dönüştürülmüş.  Günüüzde ise restore edilmiş hali ile müze olarak ziyaretçileri bekliyor.
Restoranın acemi komisi, “Ağabey minareyi yeni (?) taktılar” diyince restoranın patronu gayri ihtiyari küfürü basıyor.  Hep beraber gülüyoruz. 

İznik şehrini çevreleyen surların 4 kapısı var imiş, İstanbul, Göl, Yenişehir, Lefke Kapıları.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Yeni%C5%9Fehir

İstanbul Kapısı İznik

Istanbul kapısına gidiyoruz.  Sağ tarafta gene restore edilmiş hamam var ama bir dahaki sefere bırakıyoruz.  Istanbul kapısı aslında 3 kapı. Hepsi farklı dönemlerde yapılmış izlenimi veriyor.  Hatta içerideki ilk kapıda bir yerlerden alınan lahit te kullanılmış.  Kapıların her iki yanında gözetleme kuleleri, kontrol noktaları var. 
Buradan fotoğraflar çektikten sonra hareket ediyoruz.  İznik gölünü güneyden dolaşarak Gemlik üzerinden Bursa’ya ulaşan ana yola çıkıyoruz.  Amacımız Gemlik geçtikten sonra Engürücük’e sapmak ve Marmara Denizinin güney sahillerini takip etmek.

Bu yol ana yola göre daha tenha ve manzarası daha iyi. İçinden geçtiğimiz sayfiye yerleri boş.  Gözüme çirkin beton bloklar da çarpıyor.  Yazlık bunlar.  Deniz kıyısında ortasında havuzu olan kaba saba siteler ve heps boş.  Mudanya’ya varıyoruz.  Şehir epeyi kalabalık.  Benzin almamız lazım.  Mudanya’nin merkesine doğru trafik yoğunlaşıyor.  Benzinliği kaçırıyor ve yola çıkıyoruz.   İlerdeki ilk kasabada benzinci kapalı.  Burada rastladığımız yerel motorcular ilerde başka bir benzinci olduğunu söyleyip ekliyorlar, “Oradan almayın,  bizim motorlarda sorun yarattı!”.  Söz konusu benzinciye ulaşıyoruz. Ufak bir köyde eski bir benzinlik.  Şikayeti söylüyoruz.  Petrol Ofisinin benzinini sattıklarını ve Tubitak raporları olduğunu söyleyip, son noktayı koyuyorlar, “TERCİH SİZİN”!  Yol arkadaşım rezerve girmedi ama çaresiz az bir miktar alıyor.  30 km kadar sonra ana yola çıkıyoruz. Büyük bir benziciden depoları doldurup, Gölyazı’ya hareket ediyoruz. 
Tam güneş batarken Gölyazı’ya sapıyor, gün batımını fotoğraflıyoruz.  Gölün üzerinde bulutlar nefis ışık oyunları yapıyorlar. Tam zamanında vardık.

Gölyazı Gün Batımı

Buradan hareketle Gölyazı’ya iniyor, “Ağlayan Çınar’ın” altındaki restorana park ediyoruz.  Menü’de Turna balığı var. Tadı nefis. 
Esas süpriz ise Gölyazı’da kalacak otel pansiyon vs yok.  Gölyazı Belediye iken Bursa Nilüfer’e bağlanmış.  Turizm açısından potansiyeli çok ama bu konuda belediyenin bir çalışması veya desteği yok.  Restoran sahibi de oldukça dertli durumdan. Eski bir evi restore edip pansiyon yapmak istemişler.  Kaynak bulamamışlar.  Tandığınız gazeteci var mı? Bu durumu yazsın diyor.  Bir iki yeri arıyor ama boş yer yok.

Karacabey – Nişan
Blackberry aracılığı ile ufak bir araştırma bizi Karacabey’e yönlendiriyor. Hedef Öğretmenevi. Yol duble asfalt yol.  Yarım saat civarında oradayız.  Alt kattaki salonda nişan var.  Yöre ahalisi gayet şık davete “icabet” ediyorlar.  Gürültülü şantöz saat 10:00’da müziği kesiyor. 

Karacabey merkeze kısa bir yürüyüş yapıyoruz.  Büyük bir yerleşim.  Yolları düzenli.  Çay – pasta tatlıları yiyip,  gei dönüyoruz.

Add a Comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir