Elektrikli araçları kim öldürdü?
Renault Elektrikli Fluence’ı ülkemizde duyuralı epeyi oldu. Araç BURSA’da üretiliyor. Yani yerli katkı payı yüksek bir otomobil.
Şirketimize araç aldığımız Renault Bayisini aradım, aracı test etmek, görmek için. İlk söylenen “tavsiye etmiyoruz!” oldu. Yani bayi kendi markası aracı bize tavsiye etmiyordu.
Uzatmadan aracı test etmek istediğimizi söyledik. Aracı getiren satış elemanı hiçbir teknik detaya hakim değildi. Hatta aracın gücünü dahi söyleyemedi. Araç broşürü veremedi.
Aracı test ettik. Bunca yıldır elektrik motorları için sürücü (invertör) satarız. kW’dan başlayıp MW’a kadar uygulamalar yaptık. Bunlar fan pompa kompresör, konveyör, asansör, demir çelik hattı, aklınıza ne gelirse artık. Bu ürünlerde yazılım kısmı önemli yer tutar. Motorun gücünü aktarması lineer ve pürüzsüz olmalıdır. Fluence bunlara sahip. Otomatik araç gaza basınca lineer ve kararlı hızlanıyor. Titreme, kararsızlık gecikme yok veya ben hissetmedim. Sessiz ve 0 emisyon. Yani çevreyi kirletmiyor.
Aracın parçaları çok ağır. Örneğin ön ve arka kaput son derece ağır. Buda daha çok enerji tüketimi demek. Aracı menzili 200KM altında. Sanırım 180km gibi bir değer. Bu rakkam bir çok kullanıcı için yeterli aslında. Ama biraz daha dikkatli tasarlansa rahatça 200’ü bulurdu.
Aracı şarj etmek için sabit şarj cihazı lazım. Sabit şarj cihazını ayrıca satın alıyorsunuz. Şehirde bu cihaz yok ise şarj edemeyip yolda kalma riskiniz var. İşte burada bir garip durum var. Neden şarj sistemi aracın parçası değil? Burada söz konusu olan aküleri şarj edecek akıllı bir doğrultucu. Hiçte zor bir cihaz değil. Bu sistem aracın içinde olsa her prizden şarj olabilir. Satıcı yok dese de broşürlere dikkatli bakınca aslında böyle bir adaptörün olduğunu da gördük.
Fiyat politikası ise sanki araç satılmasın diye tasarlanmış. Araca ödenen paranın dışında akülere de aylık kira ödeniyor. Bu bedel km arttıkça artıyor. Ve araç birde ekonomik olarak mantıksız duruma geliyor. Peki Renault neden bunu yapıyor?
Bugüne konvansiyonel üretim yapan otomobil üreticileri ısrarla elektrikli araçları ihmal ettiler. Sürekli prototipleri gösterip gelecek vaat ettiler. Yani zamandan çaldılar. Kanımca şu anki modellerini değiştirmek işlerine gelmiyor. Olabilir bunlar kar amacı ile hareket eden özel şirketler.
Peki ama biz sade vatandaşlar ne olacağız bu arada?
Türkiye’nin bütçe açığının %50si enerji faturasından kaynaklanıyor. Petrole sürekli artan bir bedel ödüyoruz. Bu üzerimizde demoklesin kılıcı gibi sallanıyor. Zira petrol fiyatları sürekli değişkenlik arz ediyor.
Şehirlerimizde hava kirliliği ise hepimizi hasta ediyor. Özellikle de çocuklarımızı. Solunum yolu hastalıkları o kadar yoğun ki. Nedense şehirden uzaklaşınca birden daha rahat nefes alıyor ve sağlığımıza kavuşuyoruz
İklim değişikliği ise tüm dünyayı tehdit ediyor. Egzoslarımızdan çıkan CO2 gazının bunda payı büyük.
Yani şu anki iş modeli bizlerin pek de işini gelmiyor.
Bakın 1990’larda ABD’de yaşanan olayları dökümante etmişler. Tavsiye ederim, aşağıdaki filmi izleyin.
Sonra başta Renault firmalara soralım, sahi siz ne kadar ciddisiniz?