Balkanlar 2012 2. gün 25 Ekim 2012

Keramoti Plaj

Tam manası ile deliksiz bir uykudan sonra toparlanmaya başladım.  Keramoti’nin çok uzun bir sahili var.  Ama sezon bittiği için bomboş. Taşoz’a feribotlar hala çalışıyor.  Dün bir tane tam ben geldiğimde boşaltıyordu araçları.  Bu sabahta giden bir tane vardı.

Keramoti Liman

Biraz plajda turalayıp, Chrisopolis’e doğru yola davrandım.  Nestor Deltası Bilgilendirme diyen tabelayı görünce sapıverdim.  Nestor Deltası, nehirle dolmul son derece verimli topraklar.  Bir çok kuş ve yabanıl hayban (300 adet çakal varmış) yaşıyor.  “Goca Orman” denen geniş bir ormanda varmış.  ama bunun çoğu tarım amaçlı kesilmiş (insanlar her yerde aynı vesselam).  Hemde 1940’larda…

Chrisopolis’te bir börekçi buldum.  Kahvaltı börek + çay. Çayın sallama Lipton olması keyfimi bozmadı. Börek pek güzeldi.  Yalznız Chrisopolis meydanda bir sürü insa cafelerde kahve içip bir sohbet bir muhabbet gidiyor.  Peki ama kim çalışıyor? Gerçi buralar tarım memleketi.  Ayrıca turizm mevsimi de bitti.  Vardır bir bildikleri dedim.

Nestor Deltası Ağaç Kesimi

Nestor Deltası patikanın sonu Plaj

Nestor Deltası Patika sonundaki geniş plaj

Yola davrandım ki, bir tabela ile tekrar offroad’a başladık.  Nestor Delta Visitor Center veya benzeri bir şey yazıyordu. Direkt sıkıştırılmış stabilize yola girdim.  F800GS kendine geldi. 3. vites 80km/h gidiyoruz daha da istiyor.  Kendimi frenliyorum, bilmediğim bir yol ve yanlızım.  Ve fakat F800GS pek bir keyifli rahat.  Bu motorun %60 offroad %40 onroad olduğuna karar veriyorum.  Bir müddet sonra ABS’yi kapatmanın faydalı olacağı aklıma geliyor.  Bir düğme ile motor dururken ABS kapatılabiliyor.  Patikaya devam.  Derken delta’da neden ağaç kalmadığını net tespit ediyorum.  Bir alanda tüm ağaçları komple kesmişler, traktörler ile çekiyorlar. İnsan üzülüyor.  Devam ediyorum.  Patikada kumullar başlıyor.  Ve plajda son buluyor.  Uzaklarda balıkçıları görüyorum. Bir soluklanıp geri dönüyorum.
Kavala üzerinden Selanik’e bağlanan otobana çıkıyorum. Selanik’e varıyor ama girmiyorum.  Kozani istikametine devam edip FLORINA’ya sapıyorum.  Makedonya Yunanistan arasında isim üzerinde sorun var.  Yunan tarafı bir şekilde Makedonya değil FYROM (former Yugoslavian republic of Macedonia) diyor. Bu tabelalara da yansıyor.  Hani nerede ise hiç yazmayacaklar.  Önce Florina sonra Nikke’ye doğru yol alıyorum.  Otoban gidiş geliş karayoluna Florina sonrası ise resmen köy yoluna dönüyor.

Sınırı gösteren tabelalar iyice azalıyor. Durup soruyorum, zira artık bayağı bir köy yolundayız.  Emin olup devam ediyor ve sınıra ulaşıyorum.  Yunanistan’dan çıkış 3 dakika, Makedonya’ya giriş ise 2 dakika sürüyor.  Makedon tarafında araç sigortasını soruyor, uluslarası ehliyete bakmıyorlar bile…

Manastır Askeri İdadisi 2012

Bitola (Manastır) Balkonlar

Manastır’a  (Bitola) gelmem çok kısa sürüyor. Ağaçlı yolda ilerliyor ve Atatürk’ümüzün okuduğu ve şimdi müze olan Manastır Askeri İdadisini buluyorum.  Giriş 2 EU.  Olsun restore edip düzeltmişler ya.  Burayı sürekli ziyaret eden Türklerin doldurdukları klasör klasör anı defteri dikkatimi çekiyor.  Herkes sevgi ve saygılarını yazmış.  Girişte Atamıza aşık olan Bitola’lı genç kızın mektubu var.  Hüzün verici. Acaba hangi balkonda idi o genç kız? Bitola balkonlarından bir derleme ekte.

Saat kulesine giden trafiğe kapalı yolda yürüyorum.  Cafeler bolca.  Birde kebapçı var arada.  Çakma Hard Rock Cafe’yi geçiyor ve önce saat kulesine sonrada 2 camiiye varıyorum.  Mehmet Efendi Camii, kilitli ve belli içi harap vaziyette.  Üzücü. İlerdeki camide ise minarede ışıklar var. Ümit verici.

Geri dönüyorum.  Motor, Manastır Askeri İdasi kapısı önünde.  Tam binerken, Türk bir bey ile laflıyoruz.  Şahin’i tanıyor, 1150GS kullanıyor.  Meteora’yı motor ile gezmiş. Bu sefer arabalı.  Fotoğrafımı çekiyor, tam kapıda.  Göndermesini rica ediyorum.

Bitola (Manastır) Balkon

Ve Ohrid’e yollanıyorum.  Yol bol virajlı ve çok keyifli.  Yolda geçtiğim köylerde Cami’ler var.  Minareleri ışıklı.  Bayramı kutlayan afişler asmışlar.  Artık hava kararıyor.  Duracak vaktim pek kalmadı.  Zira Ohrid’de bekleyen var.
Hava soğumaya da başladı. Önce kışlık eldivenleri giyiyor ve rahat ediyorum.  Yanlı vizör çok kirli (sinek ve böceklerden), temizlemek iyi olur derken Ohrid’e varıyorum.  Lazo’yı arayıp buluşuyoruz.  Pansiyon odama beni götürüyor.
 Sonrası Restoran Fortuna’da çorba ve gulaş. Porsiyonlar oldukça doyurucu, fiyat ise oldukça düşük 10 tl civarı…  Yarın Ohrid’i gezeceğim.

ZZTOP was here ! (Bitola çıkışı)

Add a Comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir